2 Haziran 2014 Pazartesi

TARİHTEN GÜNÜMÜZE :DÖVME

Kimilerine göre bir bağımlılık kimilerine göre ise bir anlatım biçimi. İnsanlık tarihinin en eski moda ürünlerinden vücut dövmesi, 90’larda artan popülaritesini günümüzde de korumaya devam ediyor.
Batılı toplumlarda uzun süre tabu olan dövme, ünlü isimlerin önderliğinde gün geçtikçe daha fazla kabul görür hale geldi. Dünya Dövme Konvansiyonu, İstanbul’un da aralarında bulunduğu büyük şehirlerdeki organizasyonlarıyla dövme tutkunlarını bir araya getiren oluşumlardan biri. Bunun yanı sıra her şehir kendi festivalini düzenleyerek bu alternatif kültürü yaşatma çabasında.
Paris Dövme Festivali, yaklaşık %10’u dövme meraklısı olan Fransız toplumunu, modanın başkenti Paris’te buluşmaya davet ediyor. Ergenlikten orta yaş grubuna herkesin dövme yaptırmak için kendine göre bir nedeni var. Festivale katılanlardan biri, koluna yaptırdığı dövmelerin ailesine bir ithaf niteliğinde olduğunu dile getiriyor: “Benim en değer verdiğim şey ailem. Bu nedenle dövmelerimi onlara adıyorum. Onlara başka bir şekilde ithafta da bulunabilirdim. Ancak dövmeyi yaşam boyu taşıyorsunuz.” Konuya sosyolojik açıdan yaklaşan yazar Elisa Muller’a göre dövme, değerleri ortaya koyan bir ifade biçimi: “Bu, kişinin kendini olduğu gibi kabul etmesinin bir yolu. Belki kimilerinde şok etkisi yaratabilir, ya da bazı kapılar bu yüzden yüzünüze kapanabilir, ama bu bir ifade biçimi. Kimliğinizi, değerlerinizi açığa vurmanın bir yolu.”
Sydney’deki dövme festivalinde ise dövme sanatının en ünlü isimlerini görmek mümkün. Bunlardan biri olan, özellikle portre dövmeler konusunda uzman Kalifoniyalı Corey Miller’ın bir hayranı, anlamlı bir dövme için Miller’ı seçtiğini dile getiriyor: “Oğlumun portresini yaptırıyorum. Corey Miller, portrede en başarılı dövmecilerden biri. Yıllardır onun hayranıyım. Corey’ye dövme yaptırmak planlarım arasında yer alan bir şeydi. Oğlum benim için dünyadaki en özel kişi. O benim mucizem.”
Vücut dövmeleri kuşkusuz kültürden kültüre değişen anlamlar içeriyor. Tayland’daki dövme festivalinde Budist rahiplerin vücutlara kazıdığı geleneksel Yantra dövmeleri göze çarpıyor.
Bangkok’un yaklaşık 60 kilometre uzağında yer alan Nakhon Pathom’da, rahiplerin özel güçler taşıyan vücut dövmelerine atıfta bulunan Wai Kru töreninden ilginç karelere rastlamak mümkün. Törene katılıp vücuduna çeşitli hayvan figürleri çizdirenlerin bu hayvanların seslerini taklit edişi, dövmenin büyüsünü ortaya koyar nitelikte.Linkten ilgili videoya ulaşabilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=RIpD5JSNMKE
GÜNÜMÜZDEN BAZI DÖVME ÖRNEKLERİ































İNSANIN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇERİSİNDE DÖVME'NİN YERİ

İnsanoğlu tarihin çok eski dönemlerinden beri,çeşitli şekillerle ve uygulamalarla bedenini süslemeye çalışmıştır.Dak,döğün,dağ gibi çeşitli şekillerde adlandırılan dövme,bu süsleme şekillerinin en çok kullanılanlardan birisidir.Mısır mumyalarını süsleyecek kadar tarihi eskiye dayanan süsleme çeşidi DÖVME nedir?
Dövemeyi tanımlamak gerekirse,bir boya maddesinin çeşitli tekniklerle alt deri yüzeyine kadar işlenmesidir.Dövme yapılırken is,çivit,bitki özleri,kına ,safran gibi malzemeler kullanılır.Deride yarıklar oluşturularak bu malzemeler,iğne vb araçlar yardımıyla yarıkların içine işlenir.Anlaşılacağı gibi dövme zahmetli ve acı veren bir işlemdir.Bazı toplumlarda dövme suçluları ve köleleri tanımak amacıyla kullanılırken,bazı toplumlarda dinsel-büyü amaçlı yapılmıştır.Samao,Tahiti,Japon Yakuza dövmeleri bu tarz geleneksel ve dinsel temalar içeren dövmelerin şıkça yapıldığı yerlerdendir.

Anadolu'daki dövme sanatında ise özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde rastlanmaktadır.Onlar bu süslenme şekline dövün adını vermişlerdir.Genelde is kullanılarak yapılan dövmeler el,yüz ve vücudun çeşitli bölümlerini süslemektedir.60 yaş ve üzeri kadın ve erkekler bereket ve şans getirdiğine ,nazardan korunduklarına inandıkları için çocuğu olmayan kadınlar da dövme yaptırdıklarında çocuklarının olacağına inandıkları için ;bazı yörelerde belirli aşiretleri temsil ettiği için bu gelenek azalarakda olsa hala devam etmektedir.
Günümüzde dövme,insanlar için çok farklı anlamlar taşımaktadır.Kendini ifade etme,süslenme,güçlü olmak,dikkat çekmek,farklı olmak gibi çeşitli amaçlarla dövme yaptırmaktadırlar.Geleneksel anlamını hemen hemen yitirmekte olan dövme ,günümüzde profesyonel bir ruhla giderek yaygınlaşmaktadır.Geleneksek ve dinsel anlamından sıyrılıp estetik kaygılarla yapılan,yaptırılan Dövme Sanatı ortaya çıkmıştır.Bu icranı sanat olarak algılanmasına 1900'lü yılların başlarında profesyonel dövme makinesinin icat edilmesiyle başlandığını söyleyebiliriz.
 

DÖVME SANATI II

DÜNYANIN EN ACI DÖVMELERİ

Dünyanın en acı dövmeleri Afrika'da yapılıyor.Özellikle Etiyopyalı ve Sudanlı kabileler dikenler kullanarak oldukça karmaşık bir dövme tekniği kullanıyor.


                         Dünyanın en eski ve en acı dövmeleri Afrika'nın yerlileri tarafından yapılıyor.



Etiyopya'nın Bodi ve Surma kabileleri Güney Sudan'ın Nuer ve Uganda'nın Karamajong kabileleri bu dövme tekniğini kullanıyor.




Özel desenler bölgede yetişen dikenle  bazen jiletle vücuda kazınıyor.








DÖVME SANATI I

GELENEKSEL DÖVME SANATI

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, unutulmaya yüz tutmuş kültürlerden ‘geleneksel dövme’, UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer almak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yeşil ışık bekliyor.



Özellikle Arap kültürünün bir parçası olan geleneksel dövmenin hikayesi için 2006 yılından bu yana omuz omuza çalışan Yazar Yönetmen Mehmet Sait Tunç, Uğraş Salman ve Yrd.Doç. Dr. Uysal Yenipınar, çalışmalarının meyvesini sınırları aşan belgesel yapımı ve tarihe iz bırakacak nitelikteki bir kitap ile taçlandırdı. 2011 yılında Suriye, Şanlıurfa ve Mardin illerinin sınır köylerinde çekimleri tamamlanan ‘Anlat Bana’ isimli belgesel sınırları aştı ve Cannes, Roma ve İstanbul Film Festivali’nde boy gösterdi. Bölgeden derlenen hikayelerle vücut bulan ‘Beden Yazıtları’ isimli kitapta ise 70-80 yaş aralığındaki çınarların yıllar öncesindeki motiflere yükledikleri duyguların tercümanlığı, dövme terimleri sözlüğü ile bütünleştirilerek okuyucu karşısına çıktı.
Belgeselin zengin bir topluluğa hitap ettiğini söyleyen Mehmet Sait Tunç; şöyle konuştu: “Yörede Kürt, Arap, Süryani, Alevi ve Yezidiler Türk kökenli kadınlar ve erkekler ile yapılan röportajlar mevcut. 51 dakikalık belgesel ancak uzun uğraşlar sonucu emekle ortaya çıkan bir belgesel. Daha önce hiçbir televizyon kanalında yayımlanmadı. Geçen yıl Türk sinemasını temsilen Cannes Film Festivali’nde yer aldı. Roma Film Festivali’ndeki iki Türk belgeselden biri oldu. Ayrıca, İstanbul Film Festivali’nde de ayakta izlendi. Çekimler Suriye, Şanlıurfa ve Mardin’de daha çok sınır köylerde yapıldı.”
ALANINDA İLK KİTAP
Yrd.Doç. Dr. Uysal Yenipınar; zerafeti sergileme, inancı destekleme, korkuya karşı koyma ve kendini güçlü hissetmenin aracı olarak kullanılan geleneksel dövmeye ilişkin alanında yazılan ilk kitap olduğunu söyledi. Yenipınar; Güneydoğu Anadolu Bölgesini seçmelerinin özel bir nedeni olduğunu belirterek "Kitabı yazmadan önce literatür taraması yaptık ve 59’a yakın bilimsel makale ve kitap incelemesi yaptık. Dövme ile ilgili bilimsel makaleler yeterli değildi. Bunlar bizi kitap yazmaya itti” dedi.

Ege Üniversitesi adına İnanç ve Kültür Turizmi Projesi adına sosyal bir proje yürütürken yörede bulunan dövmeli kadın ve erkeklerin görünüşlerinin dikkatini çektiğini açıklayan Yenipınar; sözlerini şöyle sürdürdü: “Konuştukça inançlarla ilgili olduğunu öğrendim, yok olmaya yüz tutmuş bir hikaye gelenek olduğunu öğrendim. 80-90 yaşındaki kadınların dövme ile ilgili en iyi temsilciler olduğunu gördüm. Dövme geçmişten günümüze toplumun sosyal yaşantısının değerlerinin inançlarının kuşaktan kuşağa motiflerle aktarılması, gelecek kuşaklara taşınması bir soyut kültürdür. UNESCO’nun araştırmaları da dikkatimi çekti. UNESCO manevi anlamdaki soyut dünyaya mal olabilecek kültürlerin de kaybolmakta olduğunu fark ediyor ve 2003 yılında bir genelge yayımlıyor. Ülkeler bu konuda duyarlı hale geliyor."
Türkiye'nin 2006 yılında bu araştırmaya imza attığını belirten Yenipınar, şunları söyledi: "Tamturizme yatkın, Türkiye’nin soyut kültürüne yatkın bir araştırma olduğu için tercih ettik. Kitabın temel amacı UNESCO’nun Dünya Soyut Kültür Mirası’ndan miras listesinde acil koruma altına alınacak kültürler listesine alınmasını sağlamak. Belki Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız kitabımızı bir belge olarak UNESCO’ya sunar ve dünyanın acil koruma altına alınması gereken kültür mirasları listesine girer.”
MOTİFLERİN ANLAMLARI
Yenipınar; 398 sayfalık araştırma-inceleme dalında Uysal Yenipınar ve Mehmet Sati Tunç imzalı yayımlanan kitapta yer alan terimler sözlüğünde e söz konusu motiflerin anlamlarının yer aldığını belirtti. Geleneksel dövmenin şimdiki zamanda yapılan dövmeden malzemesi ve yapım aşamasıyla farklı olduğuna dikkat çeken Yenipınar; sözlerine şöyle devam etti: “kız çocuğu doğuran anne sütü, hayvanları öz sıvısı, çıra ve is kullanıyorlar. İğneler yardımıyla motifleri işliyorlar Örneğin sıklıkla rastlanılan bir motiftir, kadınların alınlarının ortasındaki motif. Bu ‘baş tacı’ anlamına gelmektir.Ayrıca boy soy simgesi dövmeler hangi aileye ait olduğunu belirtmek içindir. Geometrik motifler de daha çok tılsım ve inançlarla ilgilidir.”





30 Nisan 2014 Çarşamba

STREET ART & BANKSY


^^^^^^
Banksy, yaklaşık 12 senedir, başta İngiltere olmak üzere dünyanın dört bir tarafına eserler bırakıyor. Çarpıcı ve protest bir tarzı olduğu için ünü kısa sürede yayıldı. Fakat gerçek adını gizli hep gizli tuttu. Bu nedenle daha da fazla dikkatleri üzerine topladı. İngiliz basınında bu konuda çok yer işgal etti. Herkes onun kimliğini bulmaya çalışırken, iki sene önceMail on Sunday gazetesi Banksy'i"yakaladıklarını" açıkladı.
Sanatçının yıllar önce Jamaika'da çekilmiş bir fotoğrafından yola çıkan İngiliz gazetesi Mail on Sunday, Banksy'nin asıl adını Robin Gunningham olarak duyurdu. Elbette bu bir iddia, ancak ortaya çıkartılan bilgiler az da olsa merakları gideriyor.
1974 yılında İngiltere'nin tarihi liman şehri ve 90'lı yıllarda triphop müzik ekolünün başlatıcısı Bristol'de doğan Banksy küçük yaşlarda kasaplık eğitimi aldı. Ancak çevresindeki birçok insan gibi sıradan işlerde çalışıp bir ayyaş olarak ölmek seçeneğine karşı sokak sanatçısı olmayı seçti. 14 yaşında (1998) kendi ülkesinde sıradan çalışmalar yaparak başladığı bu işte kendini kısa sürede yetiştirerek artık bir imzaya dönüşmüş olan Banksy adını aldı.
Estetik beğeniye hitap eden ve aynı zamanda protesto yönü ağır basan özgün bir tarz yaratan Banksy böylece şöhretini İngiltere sınırları dışına çıkartmayı başardı. Gezgin bir sanatçıya dönüşen Banksy, Londra'nın yanı sıra Avrupa ve Amerika'nın metropollerinde parmak izlerini bıraktı. Bunun dışında İsrail'in, Batı Şeria'da Filistinlileri izole etmek için inşa ettiği duvara çizdiği resimler de oldukça yankı uyandırdı.
Bu "gerilla sanatçı", eserlerinde savaş karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve tüketim çılgınlığını eleştiren politik mesajlar veriyor.Şablon üzerinden yapılan desen çizimi olarak tanımlanan stencil grafitiyi icra eden Banksy'nin tarzı klasik grafiticilerinkinden ayrılıyor.Grafiti geleneği içinde var olagelmiş, karikatürize tiplemeler üzerinden biçimlenen mizah anlayışına yapıtlarında yer vermiyor. Onun mizah anlayışı düşünsel olarak nitelendiriliyor. İronik protestolara ve kara mizah öğelerinin kullanımına ağırlık veriyor. Çalışmalarında düş gücü ve ince zekanın birlikteliği gözlemleniyor.
Sanatın müzelerden sokağa inmesi gerektiğini savunuyor.Resmi makamlarca kısa sürede son verilen olaylı underground sergileri dışında Banksy'nin eserlerini dünyanın en saygın müzelerinde de görmek mümkün; fakat korsan olarak. Londra'daki Tate Modern, Paris'teki Louvre, New York'taki Metropolitan Museum of Arts gibi dünyanın en önemli sanat merkezlerine yapıtlarını bırakıp yetkililere telefon ederek haber vermek ilk akla gelen korsan etkinliklerinden biri.
Burada amaç dikkat çekmek ya da şov yapmanın ötesinde, sanat eserlerinin karanlık müze salonlarında birer yüce nesne konumuna yükseltilmesine yönelik tepkiyi dile getirmek.
Banksy'ye göre 'galeriler bir avuç milyonerin koleksiyon fiyatlarını yükselmesinin aracı' konumuna gelmiştir ve bu yüzden sanat eyleminin başlıca hedefi konumundadırlar.
Ünü o kadar yayıldı ki, pek çok koleksiyoner onun çizimlerini satın alabilmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor ve yüzbinlerce doları da gözden çıkarıyor.
Londra'nın Porto Bello yolunda resim çizdiği duvar, e-bay sitesinde açık artırmaya çıktı ve 280 bin Sterlin'e alıcı buldu.
Müşterileri arasında Angelina Jolie ve Christina Aguilera gibi ünlü Hollywood yıldızları bulunuyor.
Kendi deyimiyle 'sokaklarda bombardıman' yapmaya çalışan Banksy'nin ünlü olmak gibi bir derdi yok. Her ne kadar çoktan ünlü olsa da. Bu yüzden de gerçek kimliğini gizli tutuyor. Bunu da şu ilginç cümlelerle açıklıyor:"Sanırım, önünüzde çirkin suratlarını göstermek için can atan yeterince kendini beğenmiş salak var. Gidip ufak çocuklara büyüdüklerinde ne olmak istediklerini sorun, alacağınız yanıt şudur:'Ünlü olmak istiyorum.' Sorduğunuzda, sebebini ya bilmezler ya da önemsemezler. Ben sadece iyi görünen resimler yapmaya çalışıyorum, kendim iyi görünmeye çalışmıyorum."
Medyanın karşısına yüzünde bir kar maskesiyle çıkıyor.
Politikanın içerik ve isyancı özden yoksun biçimlerde yer aldığı günümüzün sanat yapıtlarına karşın Banksy, protestolarını gündelik hayatın aktığı sokaklarda, deyim yerindeyse insanların gözlerinin içine sokarak sergiliyor. Sanat aracılığıyyla gerçekleştirdiği açık protestolarını sloganlarıyla birleştirmekten çekinmiyor. Bu nedenle "sanat" ve "sanatçı" terimleri yerine ayaklanmacı dile ait "vandal" ve "vandalizm" terimlerini kullanıyor.
Grafiti çalışmaları dışında; savaş karşıtı gruplar, Greenpeace ve reklam karşıtı Avdet gibi muhalif gruplara afiş de hazırlıyor. Yayınladığı manifestolardaki tutumunu lafta bırakmıyor. Hayvanlarla deney yapan kuruluşların duvarlarına ya da tepesinde güvenlik kamerası kurulmuş binaların duvarlarına muhalif çalışmalar yapıyor.
Bu prostesto çalışmalarından en önemlisi ise İsrail hükümetinin Filistin sınırına inşa ettiği ve BM tarafından hukuk dışı ilan edilen güvenlik duvarına yaptığı işler. Banksy, kendi ifadesi ile, "Filistin'i bir açık hava hapishanesine çeviren utanç duvarına" Tatil Enstantaneleri adını verdiği 9 çalışma yaptı.
Bunlar arasında başını duvarın karşı tarafına çıkarmış bir at, yine duvarın öte yanına geçmeyi sağlayan merdivene çıkan çocuk gibi resimler var. Filistin'deki bu duvar üzerindeki en yetkin çalışması ise iki çocuğun duvara açtıkları düş gediğinin resmidir

Prömiyeri Sundance Film Festivali'nde yapılan "Exit Through The Gift Shop" filmi bu sanat fenomenini anlatıyor. Banksy filmin gösterimine gelmedi. Ancak bu konuyla ilgili yazdığı mektup bir Sundance yetkilisi tarafından yüksek sesle okundu. Mektupta şunlar yazıyordu:
"Bayanlar, baylar ve yayıncılar... Sanatın saf heyecanı ve ekspresif gücünü aktaran bir film yapmaya çalışmak zordur. Bu yüzden hiç zahmete girmedik. Bu basitçe gündelik süren hayatın hikayesi, sersem vandalizmdir. İzlemek üzere olduğunuz şey gerçektir, özellikle de yalan söylediğimiz kısımlar..Banksy'nin parmak izini bıraktığı noktalar Google'ın harita servisinde işaretlenmiş olarak da gösteriliyor.(https://maps.google.co.uk/maps/ms?hl=en&ie=UTF8&msa=0&msid=106840029761599860484.00043e2db5162c1cbc318&ll=51.533523,-0.107632&spn=0.050935,0.159645&z=13&om=1&mid=1196544665&dg=feature)